7 farklı ülkeden 36 yabancının bir araya gelerek oluşturduğu, adeta bir sihir etkisi yaratan ve o atmosferde bulunan herkeste geri dönme isteği uyandıran bir deneyim : PALMSE MAGIC.
Her şey Youth Senate Tallin’in organize ettiği ve Kango’nun paylaştığı Erasmus plus projesini görüp başvurmamla başladı. Proje Estonya’nın Palmse bölgesindeydi ve konusu liderlikti. Estonya daha önce ziyaret etmediğim ve ismini çok sık duymadığım bir ülkeydi ama Estonya’da projeye giden arkadaşlarım olmuştu ve hepsinden çok iyi şeyler duymuştum. O yüzden hiç düşünmeden projeye başvurdum ve çok geçmeden kabul edildim. Tabi ki kabul edildikten sonra yaptığım ilk şey Palmse’nin haritadaki yerine bakmak oldu 🙂 Palmse, Estonya’nın başkenti Tallinn’den 1 saat uzaklıkta, Lääne-Viru ilçesi ve Haljala Bölgesi’nde yer alan Lahemaa Ulusal Parkı topraklarında bir köy.
Palmse ile ilgili gerekli bilgileri öğrendikten sonra hemen Türk ekibiyle tanışıp onlarla beraber vize (Estonya vizesi ile ilgili yazıma burdan ulaşabilirsiniz), uçak bileti sürecini halettik. Erasmus plus projelerinin en sevdiğim yanlarından biri kişisel harcamalarınız dışında tüm masraflarınızın karşılanıyor olması.
Bu sayede ücretsiz seyahat ederek hem yeni yerler keşfedebiliyorsunuz hem de farklı kültürden insanlarla bir araya gelerek kişisel gelişiminizi güçlendiriyorsunuz.
Tüm hazırlıklar tamamlanmıştı ve artık gitme zamanı gelmişti. Gidelim buralardan diyip atladık uçağa.Tallinn’e iniş yaptığımıza hava yağışlıydı. Toplanma alanına vardığımızda Polonya, İtalya, İspanya, Makedonya ve Litvanya’dan gelen tüm katılımcılar, Estonyalı organizatörler ve bizi Palmse’ye götürecek otobüs oradaydı. Palmse’de kalacağımız otele yakın çok fazla market olmadığı için 9 günlük alışverişimizi de yapıp yola çıktık. Organizatörlerimiz otobüste kendilerini tanıtıp herkese birer not ve estonya çikolatası dağıttılar. Daha buluşmanın ilk dakikalarında yüzlerde gülümseme oluşturdular diye düşünürken dağıttıkları notu okuduğumda bu 9 günlük projenin muhteşem geçeceğine dair hiç şüphem yoktu. Palmse’nin büyüsü şimdiden başlamıştı.
“Sevgili gezgin,
Erasmus + ‘nın bu büyülü yolculuğunda sizi ağırlamaktan mutluluk duyarız.Yüzlerce kilometreyi arkanızda bıraktınız ve sonunda buradasınız, gözünüzü karartıp bilinmeyene hazırsınız. Birçok maceracı da sizin gibi özel bir şey bulmak için aynı çabayı gösteriyor. Ve bil bakalım ne oldu?! Palmse maceracıları asla yarı yolda bırakmaz. Bu kutsal mekânın büyüsü sizi bu yolculuğa çıkarsın, en güzel ve en değerli anıları getirsin.
Not: Bu mesaj 10, 9, 8, 7, 6… saniye içerisinde kendini imha edecek. Bu cümle sadece gülümsemeyi oluşturan çok önemli yüz kaslarını esnetmenize yardımcı olmak için yazılmıştır, proje sırasında kullanımı çok iyi olacaktır.”
Otele vardığımızda hava kararmıştı, otobüsten inerken Palmse’nin hayal ettiğimden de güzel olduğunu farkettim. Kalacağımız yer ormanın ortasındaydı ve etrafında sadece göl vardı. Yani bu 9 günlük projede birbirimizden başka kimsemiz olmayacaktı. İçeri girdikten sonra bavullarımızı yerleştirip yemeğe indik ve tanışma toplantısı için bir araya geldik. Toplantıda dünyanın en tatlı organizatörleri Estonyalı Viki, Aliis ve Riina ile tanıştık. Gerçekten bu proje işini severek yapıyorlar ve nasıl yapılacağını çok iyi biliyorlar. Organizatörlerden sonra katılımcılar da kendilerini tanıtıp projenin sonuna kadar yapmak istedikleri şeyler için söz verdiler. Sonrasında herkes kendi ülkesindeki ekip ile küçük bir tiyatro yaptı. Katılımcılar yol yorgunu olduğu için tanışma toplantısını çok uzatmadılar ve ertesi gün erkenden buluşmak üzere ayrıldık.
Projenin tam anlamıyla ilk gününde , organizatörlerimiz yaptıkları etkinliklerle 36 yabancıyı birbiriyle kaynaştırmayı başardılar. Daha önceden 2 kez Erasmus+ projesine katıldım ancak böyle bir durumla ilk defa karşılaşmıştım. Günün ilk saatlerinde katılımcıların birbirlerini tanıması için iki kişilik gruplar halinde konuşmalar gerçekleştirildi. Sonrasında tüm katılımcılar bir numara çekti ve çekilen numaralara göre herkese bir hediye verildi. Bu hediyelerin ortak süper gücüne göre bir ekip oluşturup konuyla ilgili sunum yaptık. Sunum sonrası ortak verilen kararlar ile proje kurallarını ve boş zamanlarımızda yapmak istediğimiz aktiviteleri belirledik. Palmse’ye ne getirdik ve ne götürmek istiyoruz sorularının cevapları hakkında konuştuk.
Palmse’nin ruhuna yakışır fotoğraflar çekilip, proje bittikten sonra herkesin anı olarak saklayabilmesi için bir fotoğraf duvarı oluşturduk. Fotoğrafları projenin sonuna kadar orda bırakmaya karar verdik.
Küçük bir ara verip otelin etrafını görmek için gezintiye çıktık.Doğası ve havası muazzam, gördüğümüz manzaralara hayran kaldık. Bir kartpostalın içinde geziyormuşsunuz hissi yaratıyor insanda.
Döndüğümüzde Türk takımının ekip çalışmasının ne kadar önemli olduğunu anlatan ve katılımcıların liderlik özelliklerini geliştirebilmeleri için hazırlanan aktiviteyi gerçekleştirdik. Sonrasında katılımcılar arasında çok konuşmadığımız birisini bulup ona kendi kültürümüz ve ülkemizle ilgili bilmedikleri şeyler hakkında bilgi paylaşımında bulunduk.
İlk günün akşamı için planlanan hazine avı ise sanırım projenin en heyecanlı ve en sevdiğim aktivitelerinden biriydi.Ekipler halinde zifiri karanlık ormanın içerisinden farklı yerlere bırakılmış ipuçlarını toplayarak puzzle’ı tamamladık ve sonrasında ödül olarak hep beraber büyük bir masada bir araya gelerek kurabiye süsleyip, sıcak şarap yudumlayarak günü bitirdik.
Ertesi gün uyandığımda sanki çok uzun zamandır oradaymışım gibi hissettim. O kadar çok aktiviteyi bir güne sığdırmıştık ki bundan sonraki günlerde ne yapacağımızı merak ediyordum.
Toplantı odasında bir araya geldikten sonra liderlik hakkında konuştuk. Bir liderde olması gereken özellikleri, beğendiğimiz bir lider üzerinden sunum yaparak paylaştık. Blind game ile güven duygusu üzerinde hissettiklerimizi dile getirdik ve her bir katılımcı kendi ülkesindeki gençlik organizasyonları ile ilgili diğer katılımcılara bilgiler verdi.
Erasmus+ projelerinin vazgeçilmezi ve en çok sevileni, kültür gecesi. Kültür gecelerinde her ülkeye ait geleneksel danslar sergileniyor, geleneksel yiyecekler ve içkiler tattırılıyor. Her ülke kendi sunumlarını yapıyor.
Sonraki günlerde katılımcı ülkelerden gelen katılımcıların da yönettiği etkinlikler yapıldı. Bu minvalde Litvanya önyargıları kırmak, İspanya kritik düşünmek, Polonya Youthpass ve İtalya aktif dinleme üzerine etkinlikler yaptırdı. Makedonların meditasyon etkinliği ile de katılımcı tüm ülkeler projeye katkıda bulunmuş oldular.
Projede çok eğlendiğimiz günlerden biri de etkinliklere ara verdiğimiz dinlenme günü oldu. O gün öğlene kadar serbesttik. Estonya ekibinden Hendri (kendisi şu toplu fotoğrafta selfi çeken arkadaş), bizi Palmse’nin yakınlarında Rakvere adındaki eski bir yerleşim yerine götürdü. 15 bin nüfuslu çok küçük bir şehir. Kalesi dışında görülecek çok fazla bir şey olmasa da 4 gündür kaldığımız otelimizden uzaklaşmak iyi gelmişti. Hep beraber bir yemek yedikten sonra meşhur olan Rakvere kalesini ve boğa heykelini ziyaret ettik.
Döndüğümüzde fikir ayrılıklarını konu alan çalışmalar yapıp, böyle bir durum yaşadığımızda nasıl davranmalıyız ve nasıl çözüme ulaştırmalıyız diye beyin fırtınası gerçekleştirdik.
Akşamında ise bizi büyük bir sürpriz bekliyordu, meşhur Estonya Sauna gecesi !
Önce herkese ünlü likörleri Vana Tallinn’den ikram edildi. Daha sonra Palmse’nin geleneği haline gelmiş olan sauna ve eksi derecedeki göle atlama yarışları ile geceyi yine unutulmaz anılarla sonlandırdık. Estonya kültürü daha iyi tanıtılamazdı gerçekten.
Projenin son günlerine yaklaşırken topluluk önünde sunum becerilerini geliştirmek ve kendimizi daha iyi ifade edebilmek adına hazırlanmış olan projenin en etkili ve güzel etkinliklerinden biri olan Tedx Palmse’yi gerçekleştirdik. Zayıf ve güçlü yanlarımızı keşfedip onlar üzerinde çalışma fırsatı bulduk.
Çoğu katılımcının öğrenmek istediği erasmus + projesinin nasıl yazılması ve hayata geçirilmesi gerektiği ile ilgili gerekli bilgileri öğrendik. Herkes yapmak istediği bir proje seçip onun üzerinde sıfırdan başvuru yapıyormuş gibi çalışmalar yaptı ve sonrasında seçtiği proje hakkında bir sunum yaptı. Akşamında ise gruplar halinde bir kabile dansı seçip onunla ilgili bir dans gösterisi sergiledik.
Artık projenin sonlarına yaklaştığımızda proje bittikten sonra ülkemizde neler yapacağız biraz onlar üzerinde konuştuk. Erasmus+ projelerinin daha çok bilinmesi ve yaygınlaşması için çalışmalar yapacağımızı söyledik ve ben de yaşadıklarımı aktarıp daha çok duyulmasını sağlamak adına bu yazıyı paylaşıyorum sizlerle 🙂 Erasmus+ projesi gerçekten hayatınızı değiştiren bir program. Bana bu heyecanı tam 3 defa yaşatan KANGO Erasmus+ Küresel Aktiviteler Derneği‘ne canı gönülden teşekkür ederim. Sizler de KANGO‘nun websitesini veya sosyal medya hesaplarını takip ederek etkinliklerden haberdar olabilir ve benim gibi Avrupa’ya ücretsiz seyahat edebilirsiniz.
Projenin organizatörleri Viki, Aliis ve Riina bize çok şey öğrettiler.Umarım bu anlattıklarım sizde de bir harekete geçme isteği uyandırmıştır.
Keşfedin, görün, yaşayın, deneyimleyin ve paylaşın!
Hayatınız boyunca unutamayacağınız deneyimler yaşamak sizin elinizde!
Möthiş